KÖK Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Dergisi
Osmanlı Özel Sayısı, 2000
Takdim: Osmanlı ve Türk Barışı
M. Cihat Özönder
Türk kültürü günümüze gelinceye kadar tarih adını verdiğimiz zaman dilimi içinde soy ve dil birliği temelinde, üzerinde yaşadığı coğrafya ile etkileşip olgunlaşarak varlığını koruyabilmiş ender kültürlerden biridir. Türk kültürü, diğer insan topluluk ve kültürlerinden farklılaşmasını ve tekliğini tarih içinde oluşturduğu için, günümüzde yaşayan insanlar arası ilişkilerin doğru çözümlenmesi açısından tarih son derece önem kazanmaktadır.
Türk sosyal ve kültürel yapısının doğru çözümlenebilmesi ve bu bütünü meydana getiren sosyal olguların iyi anlaşılabilmesi, tarih içinde meydana gelmiş, kendine has, bir daha tekrarı mümkün olmayan sosyal olayların sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde çağdaş (= zamandaş) algılama ve değerlendirme mantığına uygun yorumlanması ile mümkündür. Bu açıdan baktığımızda, Türk kültürünün oluşma çağları boyunca değişik aileler tarafından kurulmuş hanedanların belli dönemlerde Türk coğrafyasının tamamında, belli dönemlerde de bazı kısımlarında yan yana hâkimiyet alanları tesis ettiklerini görmekteyiz. Temelde, aynı soy ve dil birliğine sahip olmakla birlikte zaman zaman siyaset ve inanç kurumlarındaki küçük farklılıkların Türk hanedanları arasında ölümcül çatışmalara yol açtığı da günümüzde bilinen bir gerçektir. Kendi zaman dilimleri içinde ve kendilerince son derece önemli gibi görünen bazı değerler bu çatışmalara yol açtığı gibi, sık sık hanedanların değişmesi ile sonuçlanmıştır. Aynı kültür dokusuna sahip Oğuz-Türkmen boylarının kurduğu devlet Selçukoğulları adı ile anıldıktan sonra yerini Osman Bey hanedanına bırakmış, Türkistan'daki Oğuz-Türkmen boylarının göçler yolu ile devamlı takviye ettiği Anadolu, kısa sürede Türkleşmiş, Türk kültürü Balkanlara da fütuhat veya sızma yolu ile yayılmış, kökleşmiştir. Osman Bey ve oğullarının kurduğu Türk devleti, daha önceki yıllarda kurulmuş çeşitli hanedanların yönetimi altında, fakat devamlılık gösteren tek kültürün özelliklerini yığılmalı bir şekilde tevarüs ederek, olumlu değerleri pekiştirerek, olumsuzları ayıklayarak ve herşeyden önce Türk barışını evrensel bir değer olarak kabul ettirerek varlığını sürdürebilmiştir.
İnsan tabiatına en uygun değerlerin, barışın, güven duygusunun temelde yer alması, hoşgörü, tahammül, kendini karşısındakinin yerine koyma gibi günümüzde yokluğu gittikçe artan bir şekilde hissedilen değerlerin ve ilkelerin üzerinde kurulmuş olan bu devlet sayesinde Latince "Pax Ottomana" kavramı ile ifade edilen Türk barışı 600 yıl dünyanın büyük bir kısmına hâkim olabilmiş, bu sayede farklı kültürler, milletler, diller varlıklarını koruyabilmiş, yan yana huzur içinde yaşayabilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı devletinin hukuk ve siyaset kurumları temelinde meydana gelen değişme sonucunda yenilenmesi ile kurulmuş bir devlet olmanın yanı sıra, Türk kültürünün bütün birikimleri ile günümüze kadar varlığını devam ettirebilmesini sağlamak açısından da Osmanlı devletinin tamamlayıcısı niteliğine bu sebeplerden dolayı sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti, daha önceki bütün Türk hanedanları tarafından geliştirilmiş değerlerin mirasçısı olduğu gibi Türk barışının, önce Türk kültür coğrafyasının bulunduğu bölgede, daha sonraki safhada da bütün dünyada tesis edilebilmesini sağlamakla da yükümlüdür. Atatürk'ün işaret ettiği "Yurtta Sulh, Dünyada Sulh" vecizesi bir bakıma tarih içinde değişik dönemlerde, değişik yönetimler tarafından kurulmuş olan "Türk Barışı"na bu anlayışla işaret etmektedir. Türk siyasetçilerinin bu vecizeyi teslimiyet anlayışı olarak değil, Türk kültürünü mihver olarak kabul edip diğer milletlere de bu üstün değerleri kabul ettirmek anlayışı şeklinde değerlendirmeleri doğru bir yaklaşım olacaktır. Türk kültür değerleri bu temel doğruları algılamaktan uzak yöneticileri ve siyasetçileri kendiliğinden tasfiye edecek ve gerçek mecrasında devam edecek güçtedir. Bu Türk kültür bütünlüğünü bilmekten ve algılamaktan uzak bazı yarı aydınların Osmanlı devletini karalama gayretleri kadar, cumhuriyeti numaralamaya girişenlerin, günümüzün Türk kültürünün hâkim olduğu son teşkilâtlanmış birimi olan Türkiye Cumhuriyeti'ni çarpık bakış açıları ile yargılamaya kalkışmaları da boşa çıkacak, Arap milliyetçiliğini ve ırkçılığını temiz inanç sahiplerine kabul ettirmeye uğraşanların beyhude çabaları da aynı akibete uğrayacaktır.
Bu bakış açısıyla, Türk kültür bütünlüğü ve devamlılığı anlayışı ile hazırlamış olduğumuz Osmanlı Özel Sayısı'nı, bilimsel alanda katkı sağlaması ve atalarımızın gerçekleştirdiği "Türk Barışı"nın yeniden kurulması dileğiyle okuyucularımıza sunuyoruz.ss. 1-2
ISSN 1302-292X
Telif Hakkı © 2000 KÖK Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Vakfı
Telif Hakkı © 2001 KÖK Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Vakfı
Hazırlama Tarihi 04.02.2001